Uşak Üniversitesi 2017-2018 Akademik Yılı Açılış Töreni 11 Ekim 2017 tarihinde, Başbakan Yardımcımız Hakan Çavuşoğlu'nun teşrifleriyle gerçekleştirildi.
Açılış töreni öncesi Rektör Vekilimiz Prof. Dr. Sayın Dalkıran, Başbakan Yardımcımız Hakan Çavuşoğlu'nu makamında ağırlayarak üniversitemiz hakkında bilgi verdi. Başbakan Yardımcımız Hakan Çavuşoğlu ziyaret sonunda üniversitemiz şeref defterini imzaladı.
Makam ziyaretinin ardından Üniversitemiz Recep Tayyip Erdoğan Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleşen açılış törenine Başbakan Yardımcımız Hakan Çavuşoğlu, Uşak Vali Vekili Sait Topoğlu, Uşak Milletvekilleri Av. Mehmet Altay ile Dr. Alim Tunç, Belediye Başkanı Nurullah Cahan, Rektör Vekilimiz Prof. Dr. Sayın Dalkıran, protokol üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Uşak Üniversitesi 2017-2018 Akademik Yılı Açılış Töreni Saygı Duruşu ve İstiklal Marşımızın okunması ve üniversitemizin tanıtım filminin izlenmesiyle başladı. Tanıtım filminin izlenmesinin ardından Uşak Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Taha Koyuncu bir konuşma gerçekleştirdi.
Taha Koyuncu 2017-2018 Akademik Yılının üniversitemiz, öğrencilerimiz, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını dileyerek “Üniversitemiz Öğrenci Konsey Başkanı olarak sizlere hitap etmenin onurunu yaşıyorum. Şahsım ve arkadaşlarım adına başta törenimizi onurlandıran Başbakan Yardımcımız Hakan Çavuşoğlu olmak üzere herkese burada olduklarından dolayı teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Öğrenci Konseyi olarak görevi devraldığımız tarihten bugüne üniversitemizin üretkenliğine, çağdaş, donanımlı ve araştırmacı öğrenciler yetiştirme vizyon ve misyonuna katkı sağlayabilmek için elimizden geldiğince çaba gösterdik. Şahsım ve yönetimim bu hususta, öğrenci arkadaşlarımızın talepleri ile üniversitemiz yönetimi arasında köprü görevini üstlenmeye çalıştık. Birbirinden güzel sosyal sorumluk projelerine imza atarak, bilim insanlarımızı ağırlayarak ve her görüşten siyasetçiye yer vererek etkinlikler yaptık. İnşallah bu dönemde de üzerimize düşen vazifeyi layıkıyla yerine getirmek için ilk gün ki gibi fikirlerin çarpışmasından hakikatin kıvılcımı doğar anlayışı içinde hareket ederek çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Yerleşkemizin büyümesi ve olanakların arttırılması noktasında bizi dinleyen Rektör Vekilimiz Prof. Dr. Sayın Dalkıran ve üniversitemiz yönetimine teşekkürü bir borç bilirim. Üniversiteler, Türk Gençliğinin hem şahsına hem ailesine hem de mensubu olduğu millete hizmet etmede bir hazırlama süreci olarak adlandırılabilir. Bu bilinçle devletine ve milletine sadık, vatan ve bayrak sevgisine sahip olan gençler olarak iradesini başkalarına teslim etmeyecek şekilde, hür düşünen bir gençliğin bugün ne kadar önemli olduğunu acı bir tecrübe ile geçmişte idrak etmiş bulunmaktayız. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşamış olduğumuz alçak darbe girişiminde bulunanlar hür iradeye sahip olmayıp, fikirlerini başkalarına teslim eden, milli ve manevi değerlerden yoksun olanlardır. Bizler Türk Milletinin geleceği olarak bir daha böyle elim durumlarla karşılaşmamak adına, devletimizin ve milletimizin geleceğine ışık saçan, fikri hür, vicdanı hür nesiller olmalıyız. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği üzere gençler dik durdukça, bizi kimse yolumuzdan çeviremeyecek. Bunun için içinde bulunduğumuz milli şuurun farkına varmalıyız. Ben bu vesile ile 15 Temmuz şehit ve gazilerimizi ve bugüne kadar bu aziz vatan ve bayrak uğruna şahadete ermiş olan tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyor, onları unutmadığımızı, emanetlerine ve hatıralarına sahip çıkacağımızı bir daha dile getirmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti hem kendi sınırlarına hem de tarihi değerlerine sahip çıkacak kudretli bir devlettir. Buradan Kerkük ve Musul’daki Türkmen kardeşlerimize de selam gönderir, yalnız olmadıklarını dile getiririm. Sözlerime Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle son vermek istiyorum “Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanı, müspet fikirleri veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler tatbik mevkine konduğu vakit Türk Milleti yükselecektir.”dedi.
Rektör Vekilimiz Prof. Dr. Sayın Dalkıran törende yaptığı konuşmada tüm öğrencilerin ve personelin 2017-2018 eğitim öğretim yılını kutlayarak şunları belirtti: ''Bütün işlerine rağmen hükümetin ve devletin sıkışık ve hakikaten işlerinin yoğun olduğu bir dönemde buraya gelerek bizi onurlandıran çok değerli Başbakan Yardımcımız, değerli Valim, Sayın Başbakan Yardımcımızın buraya gelmesinde büyük emekleri olan ve bizi şereflendiren Sayın vekillerim, Sayın Belediye Başkanı, protokolümüzün diğer güzide elemanları, sevgili öğrencilerimiz, değerli hocalarım hepiniz 2017-2018 eğitim öğretim yılı açılışına hoş geldiniz. Üniversitemiz henüz 11 yaşında. Ancak bununla birlikle fakülteleri yüksekokulları, meslek yüksekokulları ve diğer yapılanmalarıyla, fiziki alt yapısıyla son derece iyi bir noktaya geldi. Şu an itibariyle çalışmak ve de çok fazla çalışmak gerekiyor. Gençlerimiz inanın ileride mezun olduklarında keşke başka bir üniversiteye gitseydim demeyecekleri bir üniversitede bulunuyorlar. Bu konuda hem kendileri hem de aileleri müsterih olsun. Buradaki akademisyen arkadaşlarımın öğrencilerimize kendi evlatları gibi muamele ettiklerinden ve en donanımlı şekilde Uşak Üniversitesi'nden mezun olacaklarından hiçbir şüphemiz ve tereddüdümüz bulunmamaktadır. Allah’ın izniyle çok güzel şeylerin olacağını söylüyorum. Tabiki bu yapılanma içerisinde açılan fakülteler, yüksekokullar, meslek yüksekokulları, araştırma merkezleri ve bütün bunlarda özellikle üniversitemizin 2006 yılında açılışında çok büyük emekleri olan başta Cumhurbaşkanımız, Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümet yetkilililerine buradan teşekkürlerimi arz ediyorum. Zor bir süreçten geçiyoruz. Hükümet olarak, devlet olarak, millet olarak, ülke olarak şu anda 7 düvel tabiri caizse bizimle uğraşıyor. Ama Allah’ın izniyle dimdik durduğumuz süre içerisinde ve kardeşçe yaşadığımız ve dayanışma içinde olduğumuz süre içerisinde bu kervanı asla kimse durduramayacak. Evet, bize düşen çalışmaktır dedik, mazeret üretmek bize düşmüyor. Yerli ve milli bir üretimi mutlak bir suretle gerçekleştirmemiz gerekiyor. Yerli ve milli olan üretimi gerçekleştirirken de üniversitelerimiz lokomotif olacaklar. Uşak Üniversitesi'nin akademik, idari personeli ve öğrencileri olarak, devletimiz, hükümetimiz ve Cumhurbaşkanımız tarafından hedef gösterilen 2023, 2071 ve daha ileri hedeflere ulaşma noktasında çok büyük gayret sarf edeceğimizi bilmenizi isterim. Sevgili öğrenciler, ilimlerin hedefi hakikati aramaktır. Üniversiteler bütün bu ilimlerin tahsil edildiği, hakikati arama çabasının en üst düzeyde verildiği yerlerdir. Asırlar boyu kılıçlarının gücünü kalemlerinden alan atalarımız, inşa ettiği mektep ve medreselerle vatan sathını eğitimin de kalesi yapmayı başarmışlar ve dünya çapında ünlü bilgin ve düşünürler yetiştirmişlerdir. Onların yetiştiği mekânlardan Harran, İznik, Sahn-ı Seman ve Çifte minareli medreseler yani günümüzün ifadesiyle üniversiteler akla ilk gelenlerdir. Bu kurumların bilim ve gerçeği arama azmi bu gün Üniversitelerimize intikal etmiştir. Akademik gelişmeler, bilimsel buluşlar yanında üniversiteler, hür düşüncenin kalesidirler. “Hakikat Işığının” parlaması için kaba kuvvet yerine fikirler öne çıkarılmalı, projeler konuşmalı, bilimsel çalışmalar yarışmalıdır. Cumhuriyeti kuran ve bizlere armağan eden irade, cumhuriyeti koruma görevini siz gençlerimize emanet etmiştir. Gençlik bu ağır emaneti ancak ortak akıl, bilimsel donanım ve üstün ahlakla koruyabilir ve yarınlara taşıyabilir. Aklınızı duygularınıza hâkim kılarak, modern bilimin öncülüğünde güzel günlere, aydınlık yarınlara bu cennet vatanı taşımanız gerekir. Gençliğimiz zenginliğimizdir. Ancak zenginliğimizi sömürmek, menfur ve süfli emellerine alet etmek isteyenlere asla fırsat verilmemelidir. Gençliğin hissiyatını sömüren yaban eller, dâhili ve harici bedbahtlar her dönemde olduğu gibi yakın tarihimizde de günümüzde de vardır ve var olacaktır. Yakın tarihimizin tanıklığıyla, 12 Eylül öncesi sağ-sol, laik- antilaik, Sünni- Alevi ayrımları körüklendi. Bizi birbirimize düşürmeye çalıştılar ve sonrasında sizin de hatırladığınız üzere bu hainler gezide ağaç bahanesiyle ortaya çıktılar. Hainler Gezi’de ağaç bahanesiyle, 17, 25 Aralık 2013’te yargı yoluyla, 15 Temmuz 2016’da darbe ve işgal girişimiyle bu asil milleti esir etmek ve cennet vatanımızı işgal etmek istemişlerdir. İpi dışarıda olan hain FETÖ yapılanması öncelikle kendisini dini bir cemaat gibi gösterdi ve halkımızın desteğini kazanmaya çalıştı. Sahte gözyaşları akıttılar. Özellikle eğitim alanında yaptıkları yatırımlar ve kurdukları tuzaklarla birkaç neslimizi vatan ve milletimize düşman haline getirdiler. Bu hain yapı sadece bize zarar vermekle kalmadı bütün İslam alemine zarar verdi. Ama Allah’a binlerle hamdolsun ki siz gençlerimizin ve milletimizin ferasetiyle bu önlendi. Derslerini aldılar. Rabbim bellerini doğrultmasın, kendilerine dayanak olan destek olan ve Pensilvanyalara kadar giden o yapıyı Allah dibinden kurutsun. Sevgili öğrenciler, sevgi dilinin en güzel hatibi Yunus Emre bu coğrafyada yetişmişti ve tüm dünyaya şu ölümsüz mesajını vermişti:
“Adımız miskindir bizim,
Düşmanımız kindir bizim,
Biz kimseye kin tutmayız,
Kamu alem birdir bize,
Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan,
Şer’in mollası ise hakikatte asidir.
Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.”
İşte biz böyle değerlere sahip olduğumuz için gururluyuz. Kin ve husumet bize yakışmaz. Millet olarak üzerimize düşeni yaparsak, senlik, benlik mücadelesinden kurtulursak, bu ülke bugünkü günden çok daha üstlere çıkacaktır emin olabilirsiniz. Akif ne güzel ifade eder;
“Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz,
Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!
Kapkaranlıkken bütün afakı insaniyyetin,
Nur olup fışkırmışız ta sinesinden zulmetin.”
Biz medeniyeti öğreten milletiz. Bir noktada, tabiri caizse, yerinde say yapmışsak, ölmüşte değiliz, tekrar dirilecek olan bir milletiz, tekrar İslam coğrafyasında lider olacak ve dünyada lider ülkelerin arasında bulunacak güce sahibiz. Bir de Mehmet Akif'in mısralarıyla öz eleştiri yapalım. Mehmet Akif kendi dönemindeki medreseleri, üniversiteleri şöyle tenkit ediyor;
“Bir alay mekteb-i ali denilen yerler var; (yani, üniversitelerimiz)
Sorunuz bunlara millet ne verir? Milyonlar.
Şu ne? Mülkiye bu? Tıbbiyye. Bu? Bahriye. O ne?
O mu? Baytar. Bu? Zira ’at. Şu? Mühendishane.
Çok güzel hiçbiri hakkında sözüm yok yalnız,
Ne yetiştirdi ki şunlar acaba? Anlatınız!
İşimiz düştü mü tersanaye, yahud denize.
Mutlaka, âdetimizdir, koşarız İngiliz’e.
Bir yıkık köprü için Belçika’dan kalfa gelir;
Hekimin hazıkı bilmem nereden celbedilir.
Mesela bütçe hesabatını yoktur çıkaran…
Hadi maliyye gelsin bakalım Mösyö Loran.
Hani tezgâhlarınız nerde? Sanayi nerde.
Ya Brüksel’de, ya Berlin’de, ya Mançester’de.”
Bu noktada yıllar öncesinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Erzurum Atatürk Üniversitesi'nin açılışına gelmişti. Orada bir öz eleştiride bulunmuş ve şunu söylemişti; Nerde ziraat, ziraat fakültesindeki hocalar ne iş yaparlar, biz hala tohumu İsrail’den alıyorsak ne işe yarar bu fakülte demişti. Çok şükür bu gün, Hükümetimizin de desteğiyle dünya çapında mimarlarımız, mühendislerimiz, hekimlerimiz var. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesi ile onca düşman karşısında diklenmeksizin dik durabiliyorsak, biz de varız diyebiliyorsak, dünya beşten büyüktür deyip mazlum milletlerin sözcüsü ve haklarının müdafii olabiliyorsak, bir sente muhtaç vaziyetten İMF ye borçları ödemek bir tarafa kredi verecek vaziyete gelmişsek, kendi silahını kendi üretir, helikopterini yapabilir seviyeye ulaşmışsak ve saymakla bitiremeyeceğim pek çok başarıya imza atmışsak; Buradan şu hakikati çok rahat söyleyebilirim, artık istikbal bizimdir ve istikbal inkılabatı içerisinde en gür sada İslamın sadası olacaktır sesi olacaktır, inanıyorum ki milletimin sesi olacaktır. Bu duygu ve düşünceler içerisinde, başlangıçtan günümüze kadar bu aziz vatan için çarpan yürekleri hürmetle yad ediyorum. Bugünde benlik davasını bırakarak elini taşın altına koyan, nefsin istek ve arzularını görmezden gelip sadece devletimizin bekası için, ülkemizin gelişmesi için çalışan kişileri yine hürmetle yad ediyorum. Bu ülke için canını verip şahadete erenleri rahmetle, 15 Temmuz ve öncesinde şehit düşen şühedayı da minnet ve rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum ve 2017-2018 eğitim öğretim yılının başarılı geçmesini Cenabı Haktan diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.''dedi.
Başbakan Yardımcımız Hakan Çavuşoğlu Uşak Üniversitesi’nin 2017-2018 Akademik Yılını tebrik ederek herkese çalışmalarında başarılar diledi. Başbakan Yardımcımız Hakan Çavuşoğlu verdiği açılış dersinde Ahmet Hamdi Tanpınar’ın başlı başına bir vatan aynası diye tarif ettiği Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde içinde bulunduğumuz şehrin “Uşşak” yani âşıklar şehri olduğunu ifade ettiğini söyleyerek “Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Uşak’ın güzel coğrafyasıyla ve güzel havasıyla çok sevildiğini belirtir. Böylesine güzel bir kentte derin bir muhabbetle, sizlerle buluşmaktan büyük bir memnuniyet duymaktayım. Değerli konuklar eğitim bizim vazgeçilmezlerimizdendir. Bu anlayışla Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini 2002’den bu yana 11.4 kat arttırmış bulunuyoruz. Türkiye’nin 21. Yüzyılda önüne koyduğu hedeflere ancak eğitimle ulaşacağının farkında olarak geçmiş yıllarda olduğu üzere 2017 yılında da bütçeden en fazla pay yine eğitime ayrılmıştır. 2002 yılında eğitim bütçemizin 10 milyar olarak belirlendiğini, 2017 eğitim yılında bütçemizin 110 milyar lira olduğunu burada ifade etmek isterim. Üniversitelerin 2002 yılında konsidire bütçeden aldığı pay yüzde 2,4 iken 2017 yılında yüzde 3,97 olmuştur. Eğitim bütçemizi sürekli olarak arttırma gayreti içindeyiz. Çünkü bizler Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle bu milletin onurunu korumanın milletimizin refah seviyesini yükseltmekle olacağını düşünüyoruz. Bu doğrultuda tüm diğer alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da ulaştığımız hiçbir seviyeyi milletimiz için yeterli bulmadığımızı, daha fazlasını arzu ettiğimizi belirtmeliyim. Aziz milletimizin her alanda hizmetkârı olarak eğitim alanında da daha ileri seviyelere ulaşmak en temel hedeflerimiz arasındadır. Daha güçlü ve daha büyük bir Türkiye ideali hepimizin ortak paydasıdır. Sevgili gençler, güçlü ve büyük Türkiye sadece lafla olmaz. Bakınız günümüz hukukçularının kesinlikle sağlıklı bir iletişim kurmasını beklediğimiz mecellenin derin mana içeren bir hükmü vardır. Külfet nimete, nimet külfete göredir. Külfetine katlanan nimetinden yararlanır. Zahmetsiz, gayretsiz nimetten yararlanmak olmaz. İlmin, irfanın ve onun getireceği başarının bir külfeti vardır. Bu külfet çok çalışmak, çok gayret göstermektir. Unutmayalım ki matematikten astronomiye birçok ilmin zirvesine ulaşmış Biruni’yi 17 yaşında eser vermeye başlatan şey araştırmacı ruhu, öğrenme aşkı ve sönmeyen bir azim sahibi olmasıydı. Bu sayede Biruni liyakatiyle devrinin hükümdarlarının ‘sarayımızın en değerli hazinesi’ övgüsüne mazhar olmuştur. Batılıların hakimi tıp, hekimlerin piri ve hükümdarı olarak nitelendirdikleri İbn-i Sina, mum ışığında sabahlara kadar azimle çalıştığı bir gençlik dönemi ile daha 20’sine gelmeden amansız hastalıklara şifa bularak Tıp ilminin zirvesine çıkmıştır. Şunu asla unutmayalım sevgili gençler, cebrin babası El Harezmî, musikinin temellerini atan Farabi, sosyolojinin kurucusu İbn-i Haldun, eserleriyle çağları aşan Mimar Sinan, sibernetik ilminin kurucusu El Cezeri, coğrafyanın babası Piri Reis, astronomi alanında çığır açan Ali Kuşçu gibi dehalar, gençliklerinde disiplinle ve güçlü bir iradeyle hedefe kilitlenmişler, böylece medeniyetimizi inşa ettikleri gibi tüm insanlığın ilerleyişine istikamet çizmişlerdir. Bugün hala bilim dünyasının beslendiği temel kaynakları teşkil eden bu dehalar başarıya ulaşmak için çalışıp, çabalamasalardı, aradan yüzyıllar geçtiği halde bugün hala isimleri anılıyor olmazdı. İki günü eşit geçeni aldanmış sayan bir inancın mensupları olarak çalışmak medeniyetimizin özünde vardır. İlmin, irfanın, aydınlanmanın içinde genç varsa medeniyet vardır. Genç yoksa medeniyet inşasından bahsetmek mümkün değildir. Bizler, gençleri, şunları, bunları yapın diye talimat yağdırdığımız kitleler olarak asla tasavvur etmiyoruz. Sizler de kendinizi sadece nasihat dinleme makamında görmeyin. Bizler, sizleri, icra makamında kabul eden bir anlayışın sahipleriyiz. Elbette ki yarınlarımız, sizlere emanettir. Ancak önce bugün vardır. Bugünümüze gençlerimizin ortak olmasını, ilmiyle, azmiyle ve inancıyla, her alanda kendini ortaya koymasını bekliyoruz. Gençleri yarınlara bırakmak, onları bugün bir anlamda pasif bir pozisyonda görmekle aynı manayı taşımaktadır. Bizlerin bugün de beraber, bu ülkeyi yöneteceğimiz bir gençlik düşüncemiz var. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle, ‘Gencine inanmayan, güvenmeyen, geleceğin Türkiyesi’ni kuramaz’ diyerek, gençliğimize seçilme hakkını vermemiz bundandır. Hepinizin bildiği gibi bizim gençliğimize duyduğumuz güvenin bir tezahürü olarak seçilme yaşını 30’dan 25’e, sonrada 16 Nisan referandumu ve milletimizin takdiriyle 18’e indirdik. Sevgili gençler, biz sizlere çok güveniyoruz. 15 Temmuz gecesi, canları pahasına sokaklara dökülen bir gençliğe hem çok güveniyor hem de çok inanıyoruz. Ülkesine, milletine ve demokrasisine sahip çıkan kahraman gençlerimizin varlığı, bu milletin önüne dikilmeye çalışan FETÖ, PKK, DAEŞ ve öteki terörist örgütlerin hepsini silip atmaya muktedirdir. Sevgili öğrenciler, gayesi ve ideali olan ve mefkuresinin peşinde koşan bir gençlik, yayından çıkmış bir ok gibidir, kimse durduramaz. İki alternatifiniz var, ya mefkureniz ile dünyayı ikna edecek, göğsünüzü kabartacak başarılara imza atacaksınız ya da başkalarının mefturelerinin seyircisi olacaksınız, sadece alkışlamakla kalacaksınız. Peşine düşmediğiniz, hayalini kurmadığınız hiçbir başarı hanenize yazılamaz. İşin sırrı istemektir. Bugünün dünyasında artık istemekte yeterli değildir. Daha çok isteyen başarabilir. İlmin, irfanın, edebiyatın, sporun, sanatın zirvesine gidin. Hani günlük dilde yaygın olarak kafanı takma, boş ver diyoruz ya öğrenim hayatınızda kafaya takın gençler. Katiyen boş vermeyin. Kafayı ilme, öğrenmeye ve çalışmaya takın. Çünkü insan kafasına taktığı her şeyi başarır. Kafayı ilme, bilime, gelişmeye takmış bir nesil bizlerin geleceğe dair en büyük umudu olacaktır. Gönül coğrafyamız bambaşkadır. Konya’dan Semerkant’a, Edirne’den Bağdat’a, İstanbul’dan Kahire’ye, dünyanın en önemli kültür ve bilim merkezlerini barındıran bu kadim medeniyete yaraşır vaziyette, hiçbir mazerete yer vermeden kendinizi geliştirin. Medeniyet coğrafyamız olan bu topraklarda ilmi ayağa kaldırmazsanız, birileri elleri ceplerinde gelir ülkenize sınır çizer, milletinize kader çizmeye kalkar. Türkiye olarak bugün hemen yanı başımızda bulunan topraklarda, komşularımızın toprak bütünlüğü için verdiğimiz mücadeleyi görüyorsunuz. Bu mücadele bir medeniyet mücadelesidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Başbakanımızın önderliğinde, bu haklı ve büyük mücadelenin takipçisi olacağız. TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve diğer kurumlarımızla Haiti’ye, Somali’ye, Arakan’a, Pakistan’a, Filipin’e uzattığımız elin ne anlama geldiğini lütfen unutmayalım. Sevgili gençler, dünyayı anlamanın ve takip etmenin yolu olayları ve yaşananları sorgulamaktan geçer. Sorgulamak asla bir muhalefet, bir reddetme ya da hafife alma anlamına gelmez. Ciddiyetle sorgulayan insan, doğruya en sağlam adımı atmış olacaktır. Samimi bir sorgulamadan iyi ve güzel şeyler asla zarar görmez. Gayretli bir sorgulama kötülükleri, çirkinlikleri bertaraf edecektir. Yeri geldiğinde kendimizi de sorgulayacağız. Atalarımızın ‘İğneyi kendine, çuvaldızı başkalarına batır’ sözünün de gereğini de yerine getirmiş olacağız. Değerli Hocalarım, Necip Fazıl ‘Profesör, gençliğin emanet edildiği ruh yoğurucusudur’der. Bizler de siz hocalarımızı öyle görüyoruz. Şekli bir bilgi aktarımının ötesine geçememek, zihinleri sadece kuru bilgi ile donatmak amiyane tabirle bilginini hamallığını yapmak bizim medeniyetimize yakışmaz. Kültürel ve tarihi değerlerimizi benimseterek, gençlerimizin ruhuna değer katan hocalarımıza hürmetlerimi arz ediyorum. İlmin yanında, idrak, irfan ve hikmet sahibi hocalarımıza, sahip oldukları derin hazineyi sizlere açtıkları, sahip oldukları yüksek ilmi sizlerle paylaştıkları için şahsım ve milletim adına kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Değerli katılımcılar, çağımızda kimsenin itiraz edemeyeceği bir gerçek, bir güç vardır. Bilgi en büyük güçtür. Bu çağda bilginin asıl güç olduğuna hiç kimse itiraz edemez. Esasında tarin boyunca da bu böyle oldu. Yusuf Has Hacip 11. yüzyılda kaleme aldığı Türkçe'nin en temel kaynak eserlerinden Kutadgu Bilig'de 'Bilgi hiç bir zaman fakirliğe düşmeyen bir servettir' der. Ancak günümüzde bu servete ulaşmak sanıldığı kadar kolay değildir. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yeniliklerle birlikte bir tıkla herşeye ulaşabiliyoruz. Sadece bir tıkla ulaşılan yüzeysel bilgiler bizi güçlü kılmaya yetmiyor. Bizi asıl bilgiye ulaştıran tuşlarda tıklar değil, beyinlerdeki analizler olacaktır. Bizi güçlü kılan tüketilen bilgi değil, üretilen işleyen bilgidir. Bilgi ve teknoloji çağında Türkiye'yi bilgi üretimi konusunda aktif, üretici ülkeler arasında tutmaktan başka çaremiz yoktur. Aklın ve bilmin öncülük ettiği, kişisel sorumluluk duyguları gelişmiş, kültürel ve tarihi değerlerini benimsemiş, uluslararası vizyon sahibi gençler yetiştirmeyi hedefleyen üniversitelerimiz ürettikleri bilgiyle, ilme ve topluma ileri düzeyde katkı yapmak bakımından çok büyük önem taşımaktadırlar. Bu önemli kurumlar arasında 2006 yılında kurulan Uşak Üniversitesi bugün 3 enstitü, 12 fakülte, 3 yüksekokul, 11 meslek yüksekokulu ve 27 araştırma merkeziyle faaliyetlerine devam etmektedir. Kurulduğunda 7 bin 496 olan öğrenci sayısının bu yıl 33 bin 166'ya yükseldiğini görmek bizleri ziyadesiyle memnun etmektedir. Yine Uşak Üniversitemiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlık yaptığı dönemde ortaya koyduğu her ile bir üniversite hedefinin ne kadar isabetli ve yerinde olduğunun göstergesi olmuştur. Bu güzel üniversiteler kurulduğunda engellemeye kalkan, hükümetimizin önüne set çekmeye kalkan o kaskatı muhalefeti bir anımsayın lütfen. Engel olmaya çalıştılar ancak her şeye rağmen ülkemiz üniversite sayısı bakımından çok büyük noksanlıkları geride bıraktı. Şimdi gelinen noktada başka hedefler bizi bekliyor. Bütün üniversitelerimizi dünya ile rekabet edebilir seviyeye ulaştırmak için kararlılıkla gayret etmeliyiz. Bildiğiniz üzere Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda Yükseköğretimdeki kalitenin yükseltilmesi için üniversitelerin ihtisaslaşması süreci yürütülüyor. Uşak Üniversitesi de 2016 yılında Bölgesel Kalkınma Odaklı Mibyon Farklılaşması kapsamında Türkiye'deki 5 pilot yükseköğretim kurumundan biri olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede tekstil, deri ve seramik alanlarında ihtisaslaşma çalışmaları başarıyla sürdürülmektedir. Bu alanda Uşak'ın potansyelinin daha iyi değerlendirilmesini sağlayacak sevindirici çalışmalarınızdan dolayı üniversitenizi ve yönetiminizi tebrik ediyorum, başarılarınızın devamını diliyorum. Medeniyetimizden ve tarihimizden aldığımız ilhamla, yeni bir Türkiye hedefini gerçekleştirmek için 2023, 2053, 2071 hedeflerine doğru üniversitelerimizle el birliği ile gayret göstermeye devam edeceğimizden hiçbir şekilde şüpheniz olmasın. Bu vesile ile tüm öğrencilerimizin, tüm akademik ve idari personelimizin 2017-2018 Akademik Yılının Uşak'a, bölgemize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.''dedi.
Başbakan Yardımcımız Hakan Çavuşoğlu'nun açılış dersini vermesinin ardından açılış töreni sona erdi.
Törenin ardından Başbakan Yardımcımız Sayın Hakan Çavuşoğlu, Rektör Vekilimiz Prof. Dr. Sayın Dalkıran ve il protokolü, üniversitemiz merkez öğrenci yemekhanesini ziyaret ederek öğrencilerimizle sohbet ettiler.